Kısaca “Siyasî düzenlemelerde dinin herhangi bir belirleyiciliğinin olmaması”diye tanımlanabilecek olan laiklik kavramını anlayabilmek için en azından Hıristiyanlığın geçirmiş olduğu serencamı bilmemiz gerekmektedir. Bunun için bu kavramın etimolojisine daha sonra girmek üzere Hıristiyanlık tarihini mümkün olduğunca özetleyerek, konuya başlamak istiyorum.
c)Laikliğin anlamı ve doğuşu:
Şimdi bu noktada Laiklik kavramının tanımını vermeye gayret edeceğiz. Kavramın etimolojik açılımı bize en azından kavram hakkında bir ön fikir sağlayacaktır kanaatindeyim;
(laîc=laiqe)Grekçe (laikos= ‘halka’, kalabalığa, kitleye ait), Latince (laîcus) aslından alınmış Fransızca bir kelimedir. Lugat manasıyla ruhanî olmayan kimse, dinî olmayan şey, fikir, müessese, sistem, prensip demektir. Dinî olmayan, ruhanî bir mahiyet taşımayan fikir, müessese, prensip ve hukuka laik denildiği için, laik hukuk denince bundan dinî olmayan, esaslarını dinden almayan hukuk, laik devlet denince de dinî akîde ve esaslara dayanmayan devlet anlamak lazım gelir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında laiklik şöyle tanımlanabilir: Sosyal, siyasî ve benzeri faaliyetlerin tümünde dinin hiçbir belirleyici tesirinin bulunmaması.
Terim olarak lâiklik, Grekçe "laikos" sıfatından elde edilmiştir. Grekçe’de din adamı sınıfından olmayan, halktan kişilere "laikos" denilmekteydi. Lâtince’ye "laicus" ondanda Fransızca’ya "laigue" olarak intikal etmiştir. Laiklik terimi Fransa’da 1870 li yıllarda kullanılmaya başlanmış Larousse’a 1873 te girmiş ‘laik olanın özelliği’diye tanımlanmıştır. Terim, ilkçağ Grek medeniyetinden sonraki yüzyıllarda, Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde, dînî düzenle kurulmuş bir toplumsal yapıda, din adamları sınıfı (clerici) dışında kalan müminler topluluğuna yunanca "laikoi" İtalyanca "laici" denilmekteydi. Fransızca’daki laicite, laic, laicisme sözcükleri bu kökten gelmiştir. İngilizce’deki "secularism", "secular" kelimeleri de dünyevîcilik, dünyaya ait anlamında laikliği karşılamaktadır. Ancak din ve devlet ilişkisi bakımından secularizm ile laiklik arasında bir fark vardır. Laikliğin, Grekçe bir kökten gelmesine Katolik, Ortodoks ve Fransız kültüründe kullanılmasına karşılık, ‘secular’kelimesi Latince kökenlidir ve Protestan, Anglikan Kilisesi, İngiliz ve Alman kültüründe kullanılmıştır. Secularism , din ve devletin ayrı ayrı bağımsız kurumlar olmalarını savunurken; laiklik, Katolik Hıristiyanlığın etkili olduğu ülkelerde dinin, devletin mutlak otoritesi altında olması gerektiğini savunur. Dünyevîleşme anlamına gelen secularizm, dinî olan bütün kaideleri hayatın dışında kabul etmek demektir. Çoğunlukla laiklikle anlamdaş olarak kullanılmasına rağmen, secularizm bir hayat tarzını ifade eder, laiklik ise o hayat tarzının siyasî teşkilatını gösterir. Demek ki secularizm bu dünyanın anlamını yine bu dünyanın içinde bulur. Ötelere ait hiçbir düşünce ve inanca sahip değildir.
Laiklik din ile devletin birbirinden ayrılması, dinin manâ ve ruh âleminde ve ferdin hususi hayatı ile ailesi harîminde, devletin de madde ve cisim âleminde ve cemiyetin umumî hayatında hükümran olması demektir. Laik devlette din, vatandaşın ruhunda ve ahlâkiyatında, hususi ve manevî hayatında, devlet ise cisminde ve umumî münasebetlerinde hüküm süreceğine göre, ferdin ruhu ile cismi birbirinden ayrılmış ve iki ayrı kumanda merkezine bağlanmış olacaktır. (15)