Cennet mekân Fatih Sultan Mehmet Han. AkŞemseddin, ve rivayet odur ki,Ayasofya’nın kıblesini düzeltmek için mermer sütuna parmağını bir hamura batırır gibi batırıp, koskoca Ayasofya’yı yerinde döndürerek kıbleyi düzelten Hızır Aleyhi Selam ve İstanbul’u fetheden Fatih’in mübarek askerleri, şehitler, Mimar Sinanlar, hepinizden özür diliyoruz!..
İslam askerleri, aman dileyene merhamet eder ve onlara dokunmazdı, kendilerine silah çekmeyen, kılıç kuşanmayan kimselerin beldelerine girdiklerinde onların malları, mülkleri, ırz ve namusları güvence altına alınır, inançları ve ibadethanelerine dokunulmazdı. Kendilerine silah çeken, kılıç kullanan, İslam ordusuyla savaşanların beldeleri fethedildiğinde ise o beldede bulunan en önemli ibadethaneleri, bir remz, bir sembol olması hasebi ile hemen camiye çevrilir ve İslam’ın ibadethanesi olma şerefi bahşedilirdi. İşte buna kılıç hakkı denilirdi. Cennet mekan Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’u fethetti ve kılıç hakkı olarak Ayasofya’yı İslam’ın Yer yüzündeki işareti ve çivisi olan İslam’ın ruh inceliği ve bütünlüğünün merkezi olan camiye çevirdi ve ilk Cuma namazını orada kıldı. Ayasofya, o günden sonra tam dört yüz seksen beş yıl, ihya olmaya devam etti. Peygamber övgüsüne mazhar olan Fatih Sultan Mehmet Han, sanki;başına geleceklerden haberdar gibi Ayasofya cami-i nin vakfiyesine ona ihanet edilmemesi için onun cami kimliğini yok etmeye yeltenenlere büyük, büyük, bedduaları var. Ayasofya’nın cami ile şereflenmesinden 485 yıl sonra, değerlerimizi bizden bir bir alan hırıstiyan alemi sanki 485 yılın hıncını alır gibi İslam ve İslam alemi ile bağımızı kopardılar, ve sıra fethin, İslam’ın zaferinin sembolü olan Ayasofya ya geldi, bir milletin, küllerinden çekinen hırıstiyan alemi, Ayasofya’yı tekrar kilise yapmaktan çekinmiş ama cami olarak kalmasına da müsaade etmeyerek İslam dünyasından ve özellikle’de Müslüman Türk milletinden intikamını almış ve ayasofyayı müzeye çevirmiştir , . Müslüman Türk milletinin ve İslam aleminin bu umursamaz tavrı sürerken, Suni teneffüsle ayılan bir baygın misali bu milleti yavaş yavaş doğrultmaya çalışan , tüm hayatını davasına adamış , bir fikir efesi çıkar ve bayılan bu milleti doğrultmaya çalışır. Allah demenin ve Ayasofya’dan bahsetmenin düşünülemeyeceği bir dönemde tüm bedellerine razı olarak orta yere çıkıp, Müslüman Türk gençliğine Ayasofya’nın ne idigünü ve niçinini anlatır ,Ayasofya’nın neden kapatıldığını ve neden tekrar camii ile şereflenmesi gerektiğini bıkmadan usanmadan vazgeçmeden anlatır ve tohumunu saçar. İşte bu adam hepinizin tahmin ettiği gibi ,gerçek bir fikir efesi olan Üstad NECİP FAZIL KISAKÜREK ten başkası değildir. üstadın dışında bu konuya değinen birkaç yiğit olmuşsa da sesleri hep cılız kalmıştır. Fikir hayatının her safhasına adım atan birilerinin üstadla hesaplaşmadan bir yere varamayacağı iddiamız Ayasofya içinde aynen geçerlidir ,yani diyoruz ki; Ayasofya konusun da’da üstadla hesaplaşmadan bir yere varılmaz. Ayasofya niçin kapatıldı? Neden açılmalıdır?..
Üstad zihnende ,ruhende batıyı ve batılıyı iliklerine kadar anlamış ve anlatmıştır, Ayasofya’yı cami olmakla şereflendiren Fatihi,koyduğu yere lütfen dikkat kesilelim.
” Büyük İskender ve Sezar'ı oda hizmetçiliğine kabul etmeyecek kadar üstün hükümdar, başbuğ ve (aksiyon) adamı Fatih ,” Diyen üstad;
“İşte bütün bunları (sembolize) eden, remzlendiren de cihanın en güzel beldesi İstanbul ve onun kalbi Ayasofya... Demek ki, Ayasofya, ne taş, ne çizgi, ne renk, ne cisim, ne de madde senfonisi; sadece mâna, yalnız mâna...” diyerek ayasofyanın önemini ve manasını olanca açıklık ve derin çizgileriyle izah etmiştir.
“Fatih Sultan Mehmet, bu hikmeti sezdi; ve Ayasofya'yı, İstanbul gibi misilsiz bir mahfazanın içinde, güneş çapında bir pırlanta gibi zapt ve fethetti.”
Fatih Sultan Mehmet Han’ın hikmetini sezerek bize emanet ettiği Ayasofya camii’ni kapatıp müzeye çevrilmesine göz yuman bizler ne yazık ki, Ayasofya’nın kafirle Müslüman arasındaki manasını anlayamadık!.. Üstad üzülerek derki;
“Bana öyle geliyor ki, yalnız mânayı anlasak, yalnız onu yerine getirebilsek, Ayasofya'nın kapıları sabır taşı gibi çatlar, kendi kendisine açılır. İsterse açılmasın; ondan sonra her şey, küçük bir tatbikat işinden ibaret kalır.” Ve manayı anlamamız için “Kellelerimizi tırnaklarımızla yerinden söküp ,iki dizkapağımıza yerleştirmenin ve sonra ikinci bir başla onu seyretmenin, kısaca ulvî nefs muhasebesine girişmenin artık günü geldiğini kabul etmemizi ister”
Ayasofya açılmalıdır. Türk'ün bahtıyla beraber açılmalıdır.
Ayasofya'yı kapalı tutmak, bu toprağın üstündeki 85 milyon ve altındaki 30 milyar Türk'ün semaları tutuşturan lanetine hedef olmaktır.
Gençler! Bugün mü, yarın mı, bilemem!
Ayasofya açılacak... Hem de öylesine açılacak ki, kaybedilen bütün mânalar, zincire vurulmuş masumlar gibi onun içinden fırlayacak!.. Öylesine açılacak ki, bu millete iyilik ve kötülük etmişlerin dosyaları da onun mahzenlerinde ele geçecek...
Ayasofya açılacak!... Bütün değer ölçülerini, tarih hükümlerini, dünyalar arası mahsup sırlarını, her iş ve her şey hakkındaki gerçek miyarları çerçeveleyici bir kitap gibi açılacak...
Allah tarafından mühürlenmiş kalplerin mühürlediği Ayasofya, onların aynı şekilde mühürlemeğe yeltenip de hiçbir şey yapamadığı, günden güne kabaran akınını durduramadığı ve çığlaştığı günü dehşetle kolladığı mukaddesatçı Türk gençliğinin kalbi gibi açılacak...
Ayasofya'yı, artık önüne geçilmez bu sel açacak...
Bekleyin gençler!.. Biraz daha rahmet yağsın... Sel yakındır.
Fatih ve Onun Yeni Nesline Selam!
Son söz : Sevgili üstadım, nur içinde yat, mekanın cennet olsun, aşık olduğun efendimize komşu olasın, mutlaka haberdar olduğunu biliyoruz bu hitabeleri verdiğinde ,anlatmak istediklerinin anlamaya çalışanlar Ayasofya’yı tekrar cami olma şerefine kavuşturdular. Emeği geçenlerden Allah razı olsun, minnettarız , minnettarız, Allah tarafından mühürlenmiş kalplerin mühürlediği Ayasofya, kalbi mühürlenmemiş olanlar tarafından açılıyor, Kapandığı günden bu güne kadar içerisinde kilitlenen ve dışarıya çıkamayan İslam adına tüm manaları açıldığı günden itibaren bizleri sarması temennisi ile bu güne kadar manasını anlayamadığımız ve açılması için gereken çabayı gösteremediğimiz ,485 yılını İslam’a ve Müslümanlara hizmet etme şerefine nail olan Ayasofya’dan ,Fatih Sultan Mehmet Handan defaten özür diliyor , açılmasında emeği geçenlere teşekkür ediyor tüm dualarımıza katıyoruz ,Selam ve dua ile.