Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
yalı çapkını 1
ben bir yalı çapkını
ya da bir düşünürüm
devrime sataşandır
akla ziyan ruh zayi
iskelet perişandır
hem bir yalı çapkını
yanında düşünürüm
yol ararım yok içimde
çok arar yok içinde
zokaya tutunurum
ben bir yalı çapkını
yengeç gibi yan gider
kalpsize giryan gelir
profesyonelim ki ben
kefensiz üryan giderim
gelinmezi görürüm
görünmeze ölürüm
ah bu devrim ikrarı
bitmez uzar karanlığa
korku dağları sarmış
insanda hayranlığa
hele bir demokrasi
kekre yalan ekşimiş
nefret şükür satılık
ihanetle cehalet
iç içe bir atımlık
alınır arı kararlar
ameli yarı kararlar
kul neylesin duada
yoğu varı kararlar
altın yumurtlar tavuk
partizan haris çiftçi
devleti kurban etmek
ister inatçı keçi
neylenir taht neylenir
bahtın bahtiyar değil
sahtesinden kim emin
tercih ihtiyar değil
yar sana yaren olsa
tek yıldızlık semada
yalı çapkını 2
o bir yalı çapkını
hem yalının sahibi
hem zeminin şaşkını
renklerinin muhibbi
o bir yalı çapkını
güneşe kanat serer
ayda izi varsa da
denizden nasip derer
o bir yalı çapkını
her işi acil tüfek
bülbül gibi utanır
kuzgun gibi gülerek
o bir yalı çapkını
çapkınlığı insandan
derdi derindir yorgun
hem de her lisandan
o bir yalı çapkını
fuzuli’den nem kapmış
badı saba gülleri
bahtı bahtiyar yapmış
örümcek ağı hamak
o bir yalı çapkını
emel sonsuza varmak
olmak sanat seçkini
o bir yalı çapkını
çile çeker sevinci
hapisane kaçkını
kul olmaktır övüncü
sema onunla döner
yıldızlar topaç gibi
elleri şiir kokar
hiddeti kırbaç gibi
o’nun gözü neslihan
kulağı hakim’dedir
varın yoğun kimdedir
tadar yalı çapkını
o bir yalı çapkını
gagası güneş taşır
ayaklarında rugan
yakamoza yakışır
o bir yalı çapkını
rengin parlak ustası
gökkuşağı çıkını
elbet ondan utanır
mor yeleği taze damat
sedef düğme venüstür
zaman gergefi dokur
yürek bezm-i elesttir
o bir yalı çapkını
eyfel satmış sülüne
paris kokmuş bir ayak
süleymandan biline
o bir yalı çapkını
mevlit okur varlığa
iman aksiyon olsa
dil düşer mi darlığa
sahte kahraman lain
düşecek aydınlığa
iblis kutsasa bile
gömecek karanlığa
alçak hain sahtesi
iblisin öz suhtesi
şehri yoklar her daim
münkirin cani sesi
o bir yalı çapkını
danışmanlık yaparken
yenik düşmüş nefsine
uğramış haksızlığa
o bir yalı çapkını
sağ kolunda köroğlu
sol yanında karaca
iblise mihnet oldu
o bir yalı çapkını
saçlarını yolsa da
tövbe nadim olsa da
aman vermez kaptımı
o bir yalı çapkını
kaderine kapılmış
avcılara tutulmuş
yolmuşlar kanadını
saygınlık erdemledir
saygı sevgi gerekçe
doymaz nefis iklimi
açlığını gördükçe
saydıkları her makam
saydıkları her insan
üretmez doğru kelam
yaşatmaz kadim selam
o bir yalı çapkını
yalıların yanması
onun aşkı yanında
kibrit çöpü kalması
o bir yalı çapkını
kocaman bir doğudur
ondaki imana bak
peygamber soluğudur
onu tüm kalelerle
onu makalelerle
onu tüm karelerle
çağırsak ne olurdu
hüseyni hüznü ile
çargahın hüsnü ile
ehlibeytin başı o
ehlibeytin beşi o
şehadetin başı o
çağırsak ne olurdu
o bir yalı çapkını
sinesinde hüseyin
kanatları hasandır
o bir yalı çapkını
o bir yalı çapkını
ibrahimin damında
deve arar gecede
kaptırdı mı gönlünü
o bir yalı çapkını
bin demet gül içinde
kendi gülünü seçer
varmak için gönlüne
dermek için gülünü
o bir yalı çapkını
hayali hatır yapar
bakışında yadigar
varsa yüreğin hoplar
bak bak da gör kör müsün
uçtu gitti bekliyor
dinazorların ilmi
kim kimi beklemiyor
ah bre yalı çapkını
bana tevarüs eden
gözlerindir bilesin
gözlerin sözlerindir
senin yitik cevherin
bela dedik doğarken
zehirle pişen aşa
kimse gelesi değil
zehri tarumar eden
tiryakın kokusu var
bıraktığın tereke
varlığın dokusu var
yalı çapkını 3
ben bir delikanlıyım
hem de yalı çapkını
kul olduğumdan beri
yatakların kaçkını
gece bir göz üstümde
sırrını bana veren
“gündüzler size kalsın”
yıldızları devşiren
geceler kırık dökük
maverayı heceler
sırtıma yüklemişler
alyanaklı cüceler
geceler yarım oldu
emel ahyarım oldu
temelim heyelanda
ahbes ağyarım oldu
ben bir delikanlıyım
hem de yalı çapkını
rengistana borçluyum
hatiplerin bıçkını
seheri iple çeker
gündüz limana bağlar
gecemi çaldı diye
düşüne durmaz ağlar
gör gönül neler çeker
çeker derdi sohbeti
iğne deliği geçer
geçmez gece nöbeti
osman ayağıma bak
“ayaklarım düşünür”
osman “demirden soğuk”
“söyle nasıl yaşanır”
ben bir yalı çapkını
hem sever hem ağlarım
hayat nasipte gizli
hem keser hem bağlarım
ben bir yalı çapkını
cepkeni delikanlı
cepkeni kıskanırlar
ütülü tertipliyim
onu benden sanırlar
sizler bana bakmayın
yıldızlara bakın da
yıldızlar karışmasın
yağmur paralel yağsın
damlalar kırışmasın
bende sanat manat yok
içimden gelen biçim
içimdeki bir kaset
belki belki de hasret
belki bitmiş bir niçin
her şeyi söyleyemem
hastalık bende kalsın
ben bir yalı çapkını
yiğitlik sende kalsın
bir akılla üç olmaz
akılsız da hiç olmaz
iblis atar güç olmaz
ben bir delikanlıyım
gaga gagaya verip
çevrimiçi gül gibi
sevişiriz seherde
aydınlık gönül gibi
ben bir yalı çapkını
konferansım her yöne
dinlemekte alemi
aydınlansın her yöre
kefenini yırt da gel
geleceği yut da gel
adını unut da gel
ben bir yalı çapkını
karunla gelme bana
kurumla gelme bana
serumla gelme bana
ben bir yalı çapkını
cepkeni delikanlı
“reis bey”den izin al
“bir adam yarat da” gel
her yaprak “büyükdoğu”
sessizce olur ecel
ben bir yalı çapkını
cepkeni delikanlı
“mazlumlar”a bir göz at
zalimden olmaz murat
“mümin ile kafir” zat
ben bir yalı çapkını
cepkeni delikanlı
yalı çapkını 4
gözüm yalı çapkını
nefsim delikanlıdır
ayağımda deniz kanı
kanat serinkanlıdır
gagam kısmet peşinde
yalı çapkınıyız ya
barbaros tek enişte
alicenaplarıyla
su kuşu der dağlısı
süslü kuş der bağlısı
yalı çapkını de ki
mavi deki yeşil de
med vakti okyanuslar
nehir ırmak dereler
göl deniz bir de kamus
yalı çapkını derler
başım genel kurmayı
göğsümde şehit kanı
gagamız türk süngüsü
bahane aramayız
donatırız cihanı
varlık kanadımda tüy
tüyümde revnaktır
rengim açılan sema
mevlana barınaktır
ben bir yalı çapkını
cepkeni delikanlı
hiç biri üç etmeyiz
her suçu hiç etmeyiz
dilimizde halık var
istanbul yerlisiyiz
yenimizde gizimiz
gök sarsa aşkımızı
her yerin yerlisiyiz
sanırlar sema sırtı
bizim omurgamızda
sema sorar geç kalsak
yıldız sorgularında
hey hey yalı çapkını
cepkeni delikanlı
bekri tevazu bende
adalet mevzu bende
ayağım afif perde
hey hey yalı çapkını
ya aslan ağzı gagam
dosdoğru hakka doğru
zülfikardır deryada
düldülüm hakka doğru
hey hey yalı çapkını
cepkeni delikanlı
hakim de ben kul da ben
tayfun olsa dulda ben
everest senin gölgen
ona giden yol da ben
yalı çapkını hey hey
yıldız çıkını hey hey
aç aç bitmez asuman
yürek oldukça iman
doldukça gözlerimiz
rahmet inecek inan
yalı çapkını 5
tuzdan tozdan atmosfer
erimiş dünyasında
yalı çapkını görmüş
pirinin rüyasında
annesi ağıt yükü
gözü buğu bulanık
yaralar eski dünkü
gözyaşı gelecekte
börtü böcek balıklar
günlük menü nasipten
evladı ayal anlar
sınırlar ah sınırlar
sınırların sahibi
her an bize mihmandar
sanırlar renge düştük
renksizliğe üşüştük
ben bir yalı çapkını
cepkeni delikanlı
ayaz sıcak keder mi
sulu sepken kader mi
kazadan kaderden geç
su kuşuna kadar mı
şeytana satma günah
yükünü üslen taşı
her yiğit bilmeli ki
atıp yediği taşı
şeytana satma seni
yapma akla eseni
son nebinin yüz suyu
sakarya türküsü var
fuzuliden hep akan
sessizliği o duyar
gediz menderes asi
kızılırmak abisi
celali ceyhan seyhan
melal meriç velisi
ırmak ırmak bilirim
nehir nehir akarak
göz yaşım gibi sıcak
şelaleden sarkarak
yalı çapkını derler
suyla şarkı söylerim
suyu ben beslerim
rabbimden alıp emir
rabbin eli ruhumdur
herkes bir oyun kurar
ben sevinçten uçarım
rabbim elin ruhumdur
yalı çapkını kulun
boynunda aşk halkası
zakirim şakirim hep
çilem milat mı acep
şükrüm gagamın boyu
dün affına talibim
bugün iznin olursa
okyanuslar sevgilim
sevgilim coşar patlar
nimeti bana saklar
rengi kaçmamış atlar
şükrüme şahit olur
nerden bileceksiniz
suda katı suratı
dali’nin saati gibi
uzak zaman gösterir
yalı çapkını 6
arkeolojik sularda
izimiz büyür gizil
musa’ya ürperen nil
taşır halkalarında
ancelo’nun musası
dibi tutmuş taştandır
altında cehennemin
su görmemiş baştandır
roma’da imparator
kimi tutar bilinmez
kini tutar görülmez
adım adım geleni
isa’nın eli değmiş
avrupa’nın kanına
ortasından çatlamış
roma uğrar kırıma
ben bir yalı çapkını
cepkeni delikanlı
onbeşinde bakire
meryem sinede saklı
salome’deki tiraj
tarihin hikayesi
her virane bir viraj
yahudi vikayesi
ne roma’nın görkemi
ne firavun erkesi
kalanı etnoğrafta
antik yunan ertesi
homer şair homer söz
yunan intihalde uz
iskenderiye bir köz
roma patlamış karpuz
göz yaşında boğulmuş
her takvimden koğulmuş
homer’in destanında
cinler kahraman olmuş
ben bir yalı çapkını
bir homer’im olsaydı
bir şeyim olmasaydı
her destanda yaşardım
yaşadıkça şaşardım
bilirim çok yaşamam
az da olsa ömrümüz
murat alır görürüz
yaşayanın sırrını
örneğin hakim olsa
adım yadında kalsa
her cenneti değişmem
hakim kapımı çalsa
hafakanlar içinde
hayal düşler içinde
hakim yürüdü gitti
yandı keten helva hey
yandı dünya yandı söz
bir dansöz gibi her şey
döndü durdu durmadan
sözün bittiği yeri
tam gördüm görmesine
lakin ölü gözüyle
ruhun gittiği yeri
ermek için benden geç
der deli derviş çok geç
girmek için beden seç
ermek için benden geç
bilge dünyam yıkıldı
hangi kapı çalınır
bilmiyorum takıldım
geri nasıl alınır
diyorsun ki “aşk olsun”
terk etsene kalanı
göreceksin dikkat et
yaşadığın yalanı
aşk olsun senle kalan
ne var geride kalan
seni tartmaz o yalan
oyunlara dalmadan
aşkını güldür güldür
güldür ki ömür olsun
cennetin sadrındaki
pirin birdir bir olsun
ben bir yalı çapkını
uykularım kaçtı mı
dalarım okyanusa
efendimi ararım
çay içimi muhabbet
hal hatırı sorarım
gönül içinde sohbet
kafatası sefertas
yürür durmaz her yane
yunus gibi meyhane
kafatası sefertas
şiir içinde şair
şair içinde şiir
şair şiir dışında
şiir düşman başına
her söz söylenmez dedik
her sözü söylüyorlar
niçin nasıl bilmedik
iblisi eğliyorlar
iblis bir olta verir
balığı sana vermez
yalı çapkını söyle
gören kim kimi görmez
yalancı tanık tutar
“tanrı” der sanık tutar
ne tutar tutsun amma
cahimde dibi tutar
ömür üzgün takvimden
zaman kızgın vakitten
eylem bıkmış takipten
ben bir yalı çapkını
cepkeni delikanlı
cebinde mor masalı
ben bir yalı çapkını
yalı çapkını 7
ve çevre çevre nur
ve çevre çevre nur
çocuklar gibi özgür
özgürlükte sır onur
“tanrı kulundan” dinle
tüm “dinlediklerim”i
hele iki zamiri
“o ve ben”den içeri
ben ki yalı çapkını
sıra sıra padişah
çeşit çeşit mazlumlar
bu gözler ve şahdamar
esrarı bozan şamar
sen bir yalı çapkını
mahpushane kaçkını
hiç sabaha görünme
akşamlar serin ve kara
vur kendini kaldırımlara
ıslak ve soğuk zemin
pejmürde ve perişan
her şey değil senin
ben bir yalı kaçkını
bıçkını delikanlıların
hele bir salih var ya
hem de haddehaneli
parmaksız salih diye
diyetinde ödeşir
parmağını üleşir
hem bir yalı kaçkını
cepkeni delikanlı
her şey tohum’da gizli
mümkün tohumla vardır
savaş olmak içinse
dünya tohum kadardır
abdülhamit vahdettin
tesbihin taneleri
dudakta bir tebessüm
kaderin cilveleri
konferanslar bir dizi
olmak oluşmak için
yoklar gözlerimizi
o’na kavuşmak için
ah o şerrin nimeti
ne şiirler söyletir
hem anlarsın mihneti
namertler şöhretidir.
sen ki yalı çapkını
çapsız cendere gördün
kamusluk çapta ördün
ideolocya’mızı
aşkımızın seçkini
kütüphane çapında
eser eser hep eser
dileriz ki müyesser
ola devlet kapında
ilk baharı severim
kıştan sıyrıldım diye
geceyi sabah eden
sabahı seherleyen
şeker bal tadında
çikolata renginde
geceden çıkıp seher
serini büyülesin
gaganı kaldır göğe
denge geriden gelir
nasip olacak öğe
elbet vaktinde gelir
kime kısmettir eylem
kime nasiptir kelam
eyleminde depit var
söyleminden idamlar
elvan elvan devranlar
ah “başsız başsız” anlar
bir zaman gelecek ki
baş olacak korkanlar
merdini kor kenara
namerdi seçer eller
hakka münkir olanlar
namertten daha beter
gözünü dik yıldıza
sevgi içinden gelir
kader tutacak gökte
yıldız erkenden gelir
yalı çapkını 8
mevsimler mevsimlere
böyle geçermiş üstad
müridin olmak cennet
tilmizine ulaşmak
kazanılmış açık baht
yalı çapkını bahara
uykuda kalmış gibi
sonbaharda uyanmış
çevresinde horlanmış
görünmüş devlet gibi
abdulhakim efendi
tutar da bırakır mı
elle belle dil fendi
nefsi sinede yendi
abdulhakim efendi
tutarsa bırakır mı
ben bir yalı çapkını
cepkeni delikanlı
gördüm işin sonunu
sonun bile sonunu
elbet insan bakidir
cennet cehennem dahil
nerden bilsin o cahil
murad murid ekidir
baharda sehere bak
eşyalar yakın uzak
duyguya kurar tuzak
sümbül korkarak açar
bahar bu seheri şen
kanadına yüklenen
nefsin ağır isteği
taşar erteye neşen
bahardır baş belamız
“ben isterim belayı”
“çü ister bela beni”
anmam mı mevlanayı
fuzuli çilesidir
bahara ermek için
bahardan gelmek imiş
bahar getirmek için
ben ki yalı çapkını
cepkeni delikanlı
yaz ayları reng-i hab
uykuda kal uyarma
uyanmasın şu mehtap
acı avlanır avda
yaz ayları bir sevda
o da gelir geçermiş
güz gülleri meydanda
yeşilden sarıya dek
kıpkızıl yaprak döner
kızıl kahverengiye
güz bir gazel mevsimi
mevsimler değişse de
yediğimiz hep aynı
rezzak böyle buyurdu
haristir doymayanı
nefsi güvende olan
kalacak mı dünyada
nefis aldatır ruhu
hem saim hem rüyada
lerzesiz sessiz yağar
kar cenab’ın kışında
oysa yalı çapkını
orak ayı başında
o bir yalı çapkını
cepkeni delikanlı
kışları yazda yaşar
yazın üşür ayazda
zevk denilen bir atom
param parça eyliyor
nefsin elinde baston
koşuya devam diyor
tek başına doldurur
koca kütüphaneyi
nefis dijital olsa
doldurur mu mideyi
hikayeler mi neler
gazeteler dergiler
lahit gibi yazara
çıkmaz girse kazara
sevgisini görmedim
hiç açları doymuyor
gece gündüz sözlük yer
hiçbir dala konmuyor.
geçen gün mezardır
gazetede yazılar
goygoy geyik gırladır
her ne yapsa kuzular
dünün yoksa yarın var
günün yoksa kârın var
yarın hayaldir orda
senin orda zarın var
“gel etme eyleme” ki
inadına geçer mevsim
“nesim-i nev bahar”dan
düşer dilsiz adresin
sen bir yalı çapkını
kal ustaca mevsimde
ecel gelir öteden
ötenin ötesinde
kah çıkar üst kültüre
aklıma öğretirim
kah iner halkevine
kendimi öğrenirim
ben hayat devlet millet
izzet iffet şeref şan
hepsini kucaklayan
tasavvuftan bir nişan
efendim iki gözüm
bir cümlecik tek sözün
suda bıraktı beni
susuzluğu tat diye
aman efendim aman
dizim tutmaz korkudan
senden olursa derman
sular perişan olur
hiç istemem çelengi
omuz ver yeter bana
sıcacık iki damla
beni taşır cihana
hiç kimse benim kadar
ölümle güreşmedi
ölüm aşka açılan
en acil özel kapı
vatana giriş yeri
girişe özel vize
ebedi olan ölüm
burada bir tebessüm
hayalde bir teressüm
kaç kere öldüm öldüm
ölümü içime gömdüm
ölü değildi gördüğüm
öldürdüğüm hiç değildi
çok ağladım az güldüm
öldüm öldüm dirildim
yalın bir sanatçıyım
yalın ayak yalınkılıç
yalıçapkını dalgıç
dalgalarla dalga geçen
Mustafa Kanlıoğlu
|
|
Mustafa Kanlıoğlu
|
|
Mustafa Özer (özer Koç)
|
|
Ahmed ceemal El Hamevi
|
|
Prf.Dr.Serdar demirel
|
|
N.Mehmet Solmaz
|
|
Mustafa Özer (özer Koç)
|
|
Mustafa Miyasoğlu
|
|
Mustafa Ekinci
|
|
Galip Boztoprak
|
|
Şeyma Kısakürek Sönmezocak
|
|
Mustafa Kanlıoğlu
|
|
Mustafa cabat
|
|
Ebubekir Sifil
|
|
Ali Biraderoğlu
|
|
İbrahim Ulueren
|
|
Mustafa Özer (özer Koç)
|
|
Ali Biraderoğlu
|
|
Mustafa cabat
|
|